Neden Çin’e gelmeliyiz?
Hey gidi Güzel Çin..
İlk defa bundan 7 yıl önce. Çin’in kuzeydoğusunda bulunan, Dalian adlı şehire Çin dilimi pekiştirmek amaçlı gelmiştim.
Ne o zamanki Nurtaç aynı, ne de Çin’in kendisi..
Çin asla yedi yıl önceki Çin değil.
Ekonomik gelişmeler açısından ciddi hızda ve iyi seviyede büyüme gösteren ülkelerdendir Çin..
Bunu istatistiksel veriler ile değil, kendi yaşadığım tecrübelerle sabitlemek isterim.
Bundan 7 yıl önce, ben üniversitede üçüncü sınıf öğrencisi iken, Türkiye Cumhuriyetinden aldığım aylık sanıyorum 250 lira olan bir burs ile Dalian adlı kentte yaşıyordum.
O zaman Çinden herhangi bir burs almamış, kendi imkanlarımla okulun yıllık ücretini, yurt masraflarını ve elbette kendi masraflarımı kendim karşılamıştım. Türkiye’den aldığım burs orada standart bir şekilde yaşamak için oldukça yeterliydi, o dönem içerisinde hiç çalışmamış, elimdeki parayı biriktirebilmiş ve tatile bile çıkmıştım. Muhteşem bir yıl geçirmiş, hem Çinlilerden gördüğümüz muamele, hem de ilk defa karşılaştığımız o rengarenk sokakların, ışıklı büyük binaların ihtişamına hepimiz kapılmıştık.
Sonra tekrar Türkiye, mezuniyet, iş hayatı vs derken bir şekilde planımda olmayan ikinci Çin yolculuğuma çıktım.
Nitekim çok detay vermeden, başlıklar şeklinde biraz kabaca konuya girmek istiyorum.
Shanghai ile Dalian asla aynı değil, nitekim Çin’in bu süre içinde çok değiştiğinden zaten bahsetmiştim ama bununla beraber Çin’in güney bölgesi ile kuzeyi arasında oldukça büyük farklar da mevcut. Kaldı ki Shanghai’ın biraz NewYork standartlarında bir yer olduğunu da göz önünde bulundurursak, bu farklar ve bu yıllar biraz daha büyüyor.
Farklı olanı yapın
Öğrencilik yıllarımdan hala bugüne kadar, ne zamanki Çince okuduğumdan ya da Çin’de yaşadığımdan bahsetsem hep aynı tepki ile karşılaşıyorum. Biraz yaşı büyük olanlar “Oyyy sen ne yapıyorsun orada, böcek yiyon mu böcek? Ne yiyorsun kız orada ? ayyy kedi köpek yiyormuş onlar, hahaha çançinçon..” ve bunlar gibi zaten sizin de tahmin edebileceğiniz bizim de güldüğümüz ama artık “hey allahım he böcek yiyorum” dediğim (ama tabi içimden) tepkilerle bu kısmı atlatıyoruz. Biraz daha vizyonu geniş kesimden aldığımız tepki öncekine nazaran biraz daha tatmin edici olabiliyor. Çok akıllıca bir şey yaptığımız, Çincenin geleceğin dili olacağından, milyarlarca para kazanacağımızdan bahseden insanlar. Ne yazıkki bu kısım da tam anlamıyla doğru değil. Nitelim üniversiteden mezun olana kadar ben de aynen böyle düşünüyordum. Bir mezun olayım, milyarder falan olacaktım, olmadım. Ama o kadar mutluyum ki bu dili seçtiğime, buraya geldiğime, bu yaşımda bu kadar tecrübe edinebilme şansını tattığım için canı gönülden çok mutluyum..
En gelişmiş fakat en ucuz Asya ülkesinin tadına bakın
Çin, benim kendi gözümde en gelişmiş, en ucuz Asya ülkesidir. Bunu Kore, Filipinler ve Tayland seyahatlerimden sonra daha inanarak söyleyebiliyorum. Ya da daha doğru bilgi vermek adına belki Shanghai, Pekin ve Guangzhou gibi yerler için bu tezimi daha iyi savunabilirim.
Bizzat Shanghai’da bugüne kadar karşıma çıkan fırsatlar, kazandığım paralar, eğitim fırsatları falan derken, Newyork kopyası olan bu şehirde aşk dolu üç yıl yaşadım. Şu anda doktora eğitimim devam etmesi ıle iki yılım daha bu şehirde görünüyor.
Burada yaşamak özellikle Orta Dogu, Türk, Slav kesimi için oldukça cazip bir yer. Nedeni ise çoğu zaman kendi ülkemizde görmediğimiz saygı ve fırsatlar burada karşımıza çıkıyor.
Çılgın bir dil öğrenin
Çok çılgın bir dil Çince. Her yiğidin harcı değil. Tonları mı dersiniz, karakterlerle yazılmasından mı, grameri yok derken , hoppala zilyon gramer hatası yapıyorsun denmesinden mi.. Bu dil öğrenilmez yahu!
Fakat öğrendikten sonra verdiği haz ise tartışılmaz. Öncelikle her ne kadar bizim mesleğimiz yok sayılsa da, karar veremediğimiz kadar iş fırsatı var önümüzde.
Dış ticaret,
Tercümanlık, Çevirmenlik
Turist rehberliği
Öğretmenlik
Hosteslik
Dış işleri bakanlığı vb
İstediğiniz kadar deneme hakkına sahipsiniz. Bir yabancı dil bilmek hiç bu kadar karlı olmamıştı herhalde.
Kültürü yakından yaşayın
Türkiyeden bakınca Çin eminim sizi de korkutuyordur Çin.. Hayatım boyunca ilgi duyacağım bir ülke olacaktır burası.
Gelinip görülmesi gereken yerler buralar. Çeşit çeşit insanı bir arada görebileceğiniz, suç oranı oldukça düşük, yaşam startları her geçen gün biraz daha yükselen, yabancıyı seven bir ülke burası. Hele ki biraz Avrupalı gibi davranıp, İngilizce konuşursanız, sizden de daha havalısı yok.
Koskaca ülkeden bahsedince tek kelime ile anlatmak elbette mümkün değil.
Yine şahsi görüşlerimden bir demeçle, kuzeyi ve güneyi ayırmak isterim biraz bahsederken. Kuzeyde yabancı olmak güneyde yabancı olmaya benzemedi. Kuzeyde 2011 yılında Türk olmak, güneyde 2017 yılında Türk olmaya da benzemedi maalesef. Son bir kaç yılda, Türkiye’nin dış politikada durumu, diğer ülkeler ile olan ilişkileri, islamafobi ve terörizm derken forsumuz biraz daha söndü buralarda. Önceleri way Türkmüsün harika denirken, şimdi biraz olumsuz şeyler ile karşılaşabiliyoruz. Bunu açıkcası en çok iş ararken hissediyorum, bu yüzden belki kültür kısmına çok ekleyemem ama gene de eskiye nazaran ilgideki bu düşüşten de bahsetmek istedim.
Kuzeydeki insanlar adına, o zamanki tecrübelerim ile, biraz daha Türk milletini andırır yöndeydi. Yabancıyı korumacı, yardımsever, daha Anadolum duygusuna yakın, daha saygılı ve daha içtendiler. Shanghai bölgesi, başka şehirlerden başka ülkelerden insanlarla dolu olan bir yer. Kısıtlı bir şekilde anlatmak zor olduğu için, şöyle bir yorumla özetlemek istiyorum. Shanghai da daha bireyselsiniz. Yaptığınız herşeyden, ilişkilerinizden, arkadaşlıklarınızdan, okul ortamından, iş ortamından tamamiyle siz sorumlusunuz ve daha tekilcisiniz. Bana sorarsanız, burası daha çok büyütüyor insanı. Kendi başınıza kocaman şehirde yapabileceklerinizi görmek sizi daha motive edici olabiliyor.
Başka kültürde, karakterde insanlarla dost olun
Bu kısmı biraz daha Shanghai baz alarak yazmak istiyorum. Shanghai da yaşamama rağmen fazla sayıda Çinli arkadaşım, Çince konuştuğum çok fazla bir ortam yok. Yine bahsettiğim gibi burası biraz daha bireysel bir Çin şehri. Neredeyse dünya üzerindeki her milletten insanla tanıştığım yer burası.
Peki bu tip insanları sadece tanımak değil de, onlarla dost olabileceğinizi, beraber ağlayacak ve gülecek çok hikayeniz olduğunu bilmek sizi de biraz heyecanlandırıyor mu? Bir yabancı filmden bahsetmek, onlara Cem yılmazı anlatırken zorla güldürmeye çalışmak, bir şeyler içerken hepsine şerefe dedirtmek… Dil ve kültür çok farklı şeyler. Bazen grameriniz, aksanınız ne kadar kusursuz olursa olsun, o blokajı hissedebiliyorsunuz, Allahım oysaki her şeyi anlattım neden hala anlamıyor dediğiniz çok nokta olabiliyor. Harika! Hiç düşünmediğiniz şeyleri düşünmeye hoşgeldiniz.
Kendi kültürünüzü, dilinizi, yeteneklerinizi gösterin
Türk milleti asırlarca beğenilmiş, sevilmiş ve asırlarca da beğenilmeye, sevilmeye devam edecektir. Türkiye’nin geçirdiği zor günlerde, tam da bu sebeplerden dolayı, bunu korumak adına sizin de başka milletlerden insanların arasına girmeniz, onlara Türkiye’nin lanse edildiği gibi olmadığını anlatmanız gerekir. Özellikle Çin ve Türkiye bir dönem turistik ilişkilerini tam gaz geliştirmiş, oldukça iyi sayıda Çin turist Türkiye’ye giderken, sadece kısa bir zaman içinde tüm bu güzel gelişmeler sekteye uğramış, Çinliler Türkiye’ye gitmeye korkar hale gelmişti.
Burada kaldığım süre boyunca, karşılaştığım Çinlilere durumu izah etmeye çalıştım, çalışıyorum. Çok sayıda Çinliye Türkçe dersleri verme fırsatım oldu. Onlarla dans, tiyatro çalışmalarım oldu. Birçok Çinli arkadaşımı Türk yemeği yaparak evime misafir ettim, Bu interaktif ilişkileri sıcak tutmak, kişisel bir hazzın dışında, ülkem için dışarıda yapabileceğim en kolay ve güzel bir destektir.